2030 yılı öngörülerinde kimya sektöründe birçok değişim öngörülmektedir. Genetiği değiştirilmiş organizmalar, endüstriyel biyoteknoloji, kişiselleştirilmiş ilaçlar, tarımda dijitalleşme, düşük ağırlıktaki araçlar gibi birçok yıkıcı değişikliğin kimya sektörünü yeniden şekillendirmesi beklenmektedir. Bu değişimler süreç teknolojileri, ürün portföyleri, iş modellerinin güncellenmesini zorunlu kılacaktır.
Endüstriyel biyoteknolojideki ilerlemeler biyolojik hammaddelerin üretim süreçlerinde (kimyanın biyolojikleştirilmesi) daha verimli kullanılmasını sağlayacaktır. Orta vadede elektrik, hidrojen ve CO2'den üretilen kimyasallar önem kazanacaktır. Kimya sektörü, sentetik hammaddeler üretmek için yenilenebilir enerjilerdeki tedarik aktivitelerinden yararlanarak, fosil kaynaklarının payını azaltacak,enerji ve sanayi sektörlerini birbirine bağlamada önemli bir rol oynayacaktır.
Talep yapılarındaki temel değişikliğe bir örnek, katalizörlerden ısı, yağ ve benzine dirençli plastiklerin yanı sıra yağ ve yakıt katkı maddelerine kadar birçok kimyasal ürün için talebin azalmasına neden olan elektro hareketliliğin artmasıdır. Aynı zamanda, akü teknolojisi ve akü geri dönüşümü gibi elektrikli motorların çevresinde yeni iş tanımları ortaya çıkmaktadır, bu çerçevede hafif malzemelere olan talep de artmaktadır.
Dijital iş modelleri, mevcut süreçleri, ürünleri veya iş yapış şekillerini temelden değiştiren, yeni değer yaratma yapılarını tanımlamaktadır. Yıkıcı değişimin kapsamına bağlı olarak, kimya şirketlerinin müşteri ilişkilerini veya iş modellerini yeniden tanımlamaları gerekecektir. Müşteri hizmetlerini artırmak için ürün ve hizmetlerin dijital olarak artırılması gerekmektedir. Genellikle bu, tek başına bir şirket tarafından değil, farklı sağlayıcıların müşterileri için çözümler üretmek için katıldığı ortak dijital ağlarda yaratılabilmektedir. Müşteriler genellikle bu süreçte aktif olarak yer almakta ve spesifik gereksinimlerini belirtmektedir.
Fiziksel çalışma ve işgücü girdisinin yoğun kullanıldığı sektörlerde dahi dijitalleşme ve otomasyon konusu her geçen gün daha çok ön plana çıkmaktadır. Dijitalleşme, otomasyon ve uzaktan çalışma modelleri, en geleneksel iş alanlarında dahi üstlenilen rollerin potansiyel olarak %60 ile %70 oranında yer değiştirmesine sebep olabilir. Kimya endüstrisinin de gerek yıkıcı iş modelleri, gerek mevcut üretim düzeninde pandemi, yeni nesil ihtiyaçlar ve uzaktan çalışma modellerinin gelişmesi ve evrilmesi ile bu yer değiştirmeden önemli ölçüde etkilenmesi beklenmektedir.
Kimya, sermaye ve teknoloji yoğun doğası nedeniyle teknolojik ilerlemelerin yansımalarının belirgin olduğu bir sektördür. Bu kapsamda, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından ülkemizin mevcut durumlarda ve gelecekte ortaya çıkabilecek kritik ihtiyaçlarını karşılayabilmek, arz güvenliği sağlamak, dışa bağımlılığı azaltmak, teknolojik dönüşüm gerçekleştirmek ve yenilikçi, Ar-Ge yoğun ve katma değeri yüksek belirli büyüklükteki yatırım projelerini desteklemek amacıyla, “Proje Bazlı Teşvik Sistemi” isimli yeni bir teşvik mekanizması tasarlanmıştır. 2018’de bu teşviklerden 23 proje yararlanırken bunların 6 tanesi kimya sektöründen çıkmıştır. Kimya sektöründe teşvik alan projelerin toplam yatırım bedeli 53,4 milyar TL ve yaratacağı ilave istihdam 8.750 kişi olarak açıklanmıştır.