Küresel otomotiv sektörü, gün geçtikçe gelişen ve ülke ekonomileri için önemi artan bir sektördür. Bu sektörde firmalar arası rekabet hızla yükselmekte ve buna bağlı olarak verimlilik artışı, kaynakların etkin kullanımı, idari ve teknik organizasyon gibi unsurlar büyük önem kazanmaktadır. Bu kapsamda; Ar-Ge yatırımları, kalite yönetimi, ana ve yan sanayi arasında işbirliğine dayanan ilişkiler, nitelikli iş gücü istihdamı, esnek üretim yöntemlerinin uygulanması ve etkin pazarlama gibi özellikler rekabette belirleyici olmaktadır.
Otomotiv endüstrisi, pandeminin başlangıcında araçlara olan talep düştüğü için siparişlerini küçültmüştür. Üretim 2020’nin ilk yarısında 2010 seviyelerine kadar gerilemiştir. Bu süre zarfında COVID-19 salgını ve elektronik ürünlere olan talepteki artıştan kaynaklanan küresel çip krizi gerçekleşmiştir. Dünya çapındaki yarı iletken satışları 2020'de %6,5 artmıştır. Ticaret kuruluşu Semiconductor Industry Association'a göre bu hızlı büyüme 2021'de de devam etmiş ve Mayıs 2021 satışları geçen yılın aynı dönemine göre %26 daha yüksek seviyede konumlanmıştır. Bu kriz otomotiv sektörünü de etkilemiş ve otomotiv üretimi yeniden büyük ölçekte başlatılmak istendiğinde sektör kendisini çip sırasının en sonunda bularak sert bir darbe almıştır. Yarı iletkenler, elektrikli otomobiller gibi yüksek kaliteli araçlar için korunurken, müşteriler düşük fiyatlı ve içten yanmalı motorlar için daha uzun bekleme süreleri ile karşı karşıya kalmaktadır. 2022 yılında halen toparlanamayan tedarik zincirlerinin etkisiyle çip krizi daha da büyüyerek ülke ekonomilerini etkilemeye başlamıştır. ABD çip üretiminde eski günlerine dönmeye çalışırken, Çin ve Güney Kore de bu alandaki yatırımlara devam etmektedir.
Küresel motorlu taşıtlar ve parça endüstrisinin büyüklüğü 2021 yılı için 4,1 trilyon dolar olarak ölçümlenmiştir. Yıllık ortalama %10,3 büyüyeceği öngörülen sektörün 2026 yılında sektörel büyüklüğünü 6,8 trilyon dolara çıkaracağı öngörülmektedir. Asya pasifik %34,6’lık pazar payı ile sektörde lider konumdayken, onu %34,4 ile Kuzey Amerika ve %17,5 ile Batı Avrupa takip etmektedir.
Küresel hafif taşıt üretiminde ise 2021 yılında yaklaşık 80,2 milyon adet yeni araç üretimi gerçekleşmiştir. Çin bu üretimin üçte birini gerçekleştirirken; Çin’i üretimin %16,5’ini gerçekleştiren Avrupa Birliği ile Birleşik Krallık, onları ise üretimin %11,4’ünden sorumlu ABD takip etmiştir. Çin’in 2021 yılı üretimi pandemi öncesi seviyelerin üstündedir. Avrupa Birliği ve Japonya için ise bu durumun tam tersi söz konusudur. AB otomobil üretimi, halihazırda düşük olan 2020 seviyelerine kıyasla %5,1 oranında azalarak yalnızca 13 milyon araca ulaşmıştır. Bu, pandemi öncesi 2019 hacimlerinden yaklaşık 5 milyon birim daha azdır.
Otomotiv sektöründe yan sanayi ve tedarikçiler önem kazanmaktadır. Tedarikçinin orijinal ürün üreticisi (OEM) karşısındaki gücünü etkileyen faktörlerin başında; tedarikçinin büyüklüğü, materyal etkisi, kalite/maliyet oranı ve alternatif üreticilerin darlığı gelmektedir. Tedarikçilerin OEM’lere yakın olması, doğrudan ve sadece belirli OEM’lere satış yapması gibi etkenler tedarikçi gücünü azaltırken; bazı alanlarda OEM’ler kendi bünyesindeki şirketler aracılığı ile parça üretimini gerçekleştirmektedir. OEM’lerin kendi içerisindeki üretimine ek olarak tedarikçiden alınan parçalarda en çok dikkat çeken konular arasında operasyonel ve lojistik mükemmellik gelmektedir. Müşteri entegrasyonu, zamanında teslimat ve siparişin üretim süresinde esneklik bu alandaki en önemli konulardandır. Globalde öncelikli hammaddelerden olan metal ve alüminyum fiyatlarındaki dalgalanmaların tedarikçiler üzerinde baskı oluşturması; tedarikçilerin operasyon maliyetlerini düşürmesine ve rakiplerinden farklılaşmak için devir hızlarını artırıp, marjlarını aşağıya çekmesine yol açmaktadır. Tedarikçiler aynı zamanda cesur bir dikey entegrasyon hamlesi ile otomobil üretmeye de başlamıştır.
İçten yanmalı motor sistemleri ve bu sistemler ile ilgili bütün parça üretimleri gerileme trendine girerken, elektronik sistemlerin büyüme trendinde olması tahmin edilmektedir. Örneği elektrikli transmisyon batarya/yakıt hücresi, otonom sürüş sistemleri artış trendinde iken yakıt sistemleri, egzoz sistemlerinde daralma öngörülmektedir. Bu öngörünün temelinde elektrikli ve otonom araçların yaygınlaşarak, içten yanmalı otomobillere ilginin azalacağı beklentisi yer almaktadır.
Tedarikçi stratejilerindeki dönüşüm
Otomotiv tedarikçilerinin OEM’lere hizmet seviyesi sektör için belirleyici rol oynamaktadır. Tedarikçilerin bu bağlamda güncel kalması ve trendleri takip etmesi bir gereklilik haline gelmektedir. Bu bağlamda otomotiv tedarikçilerinin gelecek planlamasında dikkat etmesi gereken 6 temel öncelik bulunmaktadır:
1- Ürün portföy değişikliği talebi artan parça kümesindeki ürünler ile şirket ürün portföyündeki eşleşmeyi tanımlamaktadır. Şirketlerin talebe göre portföylerini yeniden düzenlemesi veya genişletmesi gerekmektedir. Şirketlerin elektrikli araç trendine bağlı olarak bazı tedarikçiler kütle ağırlığı yüksek metaller yerine karbon fiber takviyeli plastik kullanımına başlamıştır.
2- İşbirliği ve platform stratejileri, partnerlik ile yaşanan gelişmeleri ve risk paylaşımını göstermektedir. Partnerlik spesifik amaçlar veya geniş işbirliklerini kapsamaktadır. Geliştirme maliyetlerini düşürerek karlılığı artırır.
3- Konsolidasyon ve ölçeklendirme stratejileri hacim artışlarındaki ölçek ekonomisi uygulamalarını göstermekte, maliyet verimliliği sağlamayı amaçlamaktadır. Bütüncül bir hizmet geliştirmek isteyen şirketler, şirket satın alımları gerçekleştirmekte, otomobil değer zinciri üzerindeki varlığını genişletmektedir.
4- Lokasyon stratejisi gelecek pazarlara ve müşteri talebine bağlı olarak süreçlerin yönetilmesi ile düşük maliyetli lokasyonları hedeflemektedir. Tedarikçiler bu bağlamda müşterilerine yakın lokasyonlarda hizmet vermektedir.
5- Maliyet liderliği için dijitalleşme, entegre ve dijital tedarik zinciri ile ileri seviye maliyet optimizasyonu sağlanması amaçlanmaktadır.
Buna örnek olarak bazı tedarikçilerin “Karanlık fabrika” uygulamalarına yapmış olduğu yatırımlar verilebilir. Kelime anlamı olarak ürpertici gelebilecek “Karanlık fabrika” kavramı, önümüzdeki yüzyılı etkileyebilecek önemli üretim devrimlerinden biri sayılabilir. Karanlık fabrikaların öne çıkan en önemli özelliği üretim gerçekleştirilirken insan gücüne ihtiyaç duyulmaması; tamamen insansız üretimin sağlanmasıdır.
6- Gelecekteki iş gereksinimleri için yetenek gelişimi, tedarikçilerin yeni iş modelleri, şirket ortaklıkları, teknoloji konularında değişen gereksinimlere uyum sağlamayı ve verimliliği artırmayı amaçlamaktadır.